<p>Allah Ras&ucirc;l&uuml; -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz&rsquo;in m&uuml;barek hayatında, Ramazan; &ouml;zlenen, beklenen ve kendisine kavuşmak i&ccedil;in Y&uuml;ce Rabbe iltica edilen bir ay idi. Ş&uuml;phesiz beklenen her g&uuml;zellik i&ccedil;in, onun g&ouml;n&uuml;ldeki değerine uygun bir hazırlık yapılır. Bu hazırlık madd&icirc; olabilir, m&acirc;nev&icirc; olabilir. Efendimiz de hayatı boyunca hep kavuşmayı arzu ettiği bu mağfiret ayına hazırlık yaparak girerlerdi.</p> <p>&Uuml;mmetine her hususta ems&acirc;lsiz bir &ouml;rnek olan Sevgili Peygamberimiz, ferd&icirc; ve ictim&acirc;&icirc; ib&acirc;detlerin aynı zamanda bir araya geldiği bu ayda ibadetlerin her birinin &icirc;tik&acirc;d&icirc;, amel&icirc; ve kalb&icirc; vechelerini bizzat &uuml;mmetine ta&lsquo;lim buyurmuşlardır.</p> <p>&Ouml;ncelikle,&nbsp;<em>&ldquo;<strong>Kim inanarak, sev&acirc;bını umarak oru&ccedil; tutarsa ge&ccedil;miş g&uuml;nahları afvolunur.&rdquo;</strong></em>&nbsp;(Buhar&icirc;, Teravih) beyanı ile orucun dolayısı ile Ramazanın kul-&icirc;man; kul-&uuml;mit ilişkisine iş&acirc;ret etmişlerdir.</p> <p>Daha sonra, teravih, fıtır sadakası, zek&acirc;t, oru&ccedil;luya iftar ettirmek, esirleri serbest bırakmak, kendisinden bir şey isteyen herkesin ihtiyacını gidermek gibi Hak Te&acirc;l&acirc;&rsquo;ya yakınlaşmaya vesile olacak b&uuml;t&uuml;n ictim&acirc;&icirc; ib&acirc;detleri bizzat &ouml;nc&uuml;l&uuml;k ederek tavsiye buyurmuşlardır.</p> <p>Daha &ouml;zelde ise Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-&rsquo;in Ramazan ayındaki en b&uuml;y&uuml;k s&uuml;r&ucirc;ru, Cebr&acirc;il -aleyhisselam- ile yaptığı hususi Kur&rsquo;an mukabelesi ve buluşmaları idi. Bu &ouml;zel buluşmanın ş&uuml;kr&uuml;n&uuml; de her zamankinden daha farklı &icirc;f&acirc; ederlerdi.</p> <p>İbni Abb&acirc;s -radıyallahu anh- der ki:</p> <p><strong><em>&ldquo;Ras&ucirc;lullah -sallallahu aleyhi ve sellem- insanların en c&ouml;merdi idi. O&rsquo;nun en c&ouml;mert olduğu vakitler de Ramazanda Cebr&acirc;il -aleyhisselam- ile buluştuğu zamanlardı. Cebr&acirc;il -aleyhisselam- Ramazanın her gecesi Hz. Peygamberle buluşur, karşılıklı Kur&rsquo;an okurlardı. Bundan dolayı Ras&ucirc;lullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Cebr&acirc;il -aleyhisselam- ile buluştuğunda, esmek i&ccedil;in engel tanımayan bereketli r&uuml;zgarlardan daha c&ouml;mert olurdu.&rdquo;</em>&nbsp;</strong>(Buhar&icirc;, Bed&lsquo;ul-vahy) Kur&rsquo;anla buluşmak ve infak, efendimiz&rsquo;in birini diğerinden ayırmadığı, hayat programının iki m&uuml;stesn&acirc; unsuruydu.</p> <p>Oru&ccedil;, fecir (imsakla) başlar. Bundan &ouml;nce ise sahur vardır. Sahurlar imsaktan &ouml;nce, seher vaktinde All&acirc;h&rsquo;ın kullarına ikram ettiği rabb&acirc;n&icirc; nimetler sofrasıdır. Bu il&acirc;h&icirc; nimetler sofrasına bir ş&uuml;kr&acirc;ne olarak aynı vakit yapılabilecek, Rabb&rsquo;in r&acirc;zı olup methettiği bir başka g&uuml;zellik daha vardır ki, o da her ib&acirc;detin hem anahtarı hem de m&uuml;hr&uuml; denilebilecek istiğfarlardır.</p> <h2>İSTİĞFAR BİR ANAHTARDIR</h2> <p>İstiğfar bir anahtardır; afvedilmenin kapısını aralar. O kapıda kabul edildiği uman kul tertemiz bir halde ib&acirc;dete koyulur. İstiğfar aynı zamanda ib&acirc;detin bir m&uuml;hr&uuml;d&uuml;r, z&icirc;r&acirc; ib&acirc;detin kabul&uuml; de yine Ma&lsquo;budu hak&icirc;ki Cenab-ı Hakk&rsquo;ın kabul&uuml;ne bağlıdır.</p> <p>Denebilir ki, istiğfar Cennetten d&uuml;nyaya taşınan ilk s&ouml;z olmuştur:</p> <p><strong>&nbsp;&ldquo;&Acirc;dem ve Havva&nbsp;</strong>-aleyhisselam- (Cennette)<strong>&nbsp;dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz&nbsp;</strong>(&Acirc;dem ve Havva)<strong>&nbsp;Senin emrine karşı gelerek, Senin ve bizim d&uuml;şmanımız İblis&rsquo;e ise itaat edip, bize yasakladığın meyveyi yemek s&ucirc;reti ile bizzat kendimize bir k&ouml;t&uuml;l&uuml;k ettik. Eğer Sen bizim bu g&uuml;n&acirc;hımızı&nbsp;</strong>(zellemizi)<strong>&nbsp;&ouml;rtmez bizi bağışlamaz, bizi esirgemezsen muhakkak zarara uğrayanlardan oluruz.&rdquo;</strong>&nbsp;(A&lsquo;raf, 23)</p> <p>İl&acirc;h&icirc; rahmet, &Acirc;dem -aleyhisselam-&rsquo;a &ouml;yle tecelli etmişti ki, Rabbine nasıl tevbe ve iltica edeceğini yine kendisi vahiy yolu ile Hak Te&acirc;l&acirc;&rsquo;dan tel&acirc;kk&icirc; etmişti. (Bakara, 37)</p> <p>İstiğfar, s&ouml;zle ve bilfiil, sadece Allah&rsquo;tan bağışlanmayı, afvedilmeyi istemek demektir. Rabb Te&acirc;l&acirc;&rsquo;ya takarr&uuml;be/yaklaşmaya, kullardan her t&uuml;rl&uuml; bel&acirc; ve sıkıntıların giderilmesine,&nbsp; az&acirc;b-ı il&acirc;hinin kaldırılmasına, Cennet nimetlerine n&acirc;iliyyete, kalbin saf&acirc;sına, g&uuml;nahların afvedilip bağışlanmasına, rahmet-i il&acirc;hinin celbine, rızıkların bereketlenmesine ves&icirc;ledir.</p> <p>&Acirc;yet-i ker&icirc;melerin beyanı ile</p> <ol> <li><strong>&ldquo;Allah b&uuml;t&uuml;n kullarına istiğfarı emreder.&rdquo;</strong>&nbsp;(Bakara, 199)</li> <li><strong>&ldquo;Allah istiğfar eden kullarını metheder.&rdquo;</strong>&nbsp;(&Acirc;l-i İmr&acirc;n, 117)</li> <li><strong>&ldquo;İstiğfar m&uuml;ttak&icirc;lerin sıfatıdır.&rdquo;</strong>&nbsp;(&Acirc;l-i İmr&acirc;n, 135)</li> <li><strong>&ldquo;Allah istiğfar edenleri bağışlar.&rdquo;</strong>&nbsp;(Nis&acirc;, 110)</li> </ol> <p>İstiğfar peygamberlerin s&uuml;nnetidir. Y&uuml;ce kitabımızda &Acirc;dem, N&ucirc;h, M&ucirc;s&acirc;, Şuayb ve S&acirc;lih -aleyhim&uuml;sselam-&rsquo;ın istiğfarları anlatılır.</p> <p>Allah Ras&ucirc;l&uuml; Efendimiz&rsquo;in hayatına bakıldığında ise, gelmiş ve gelecek her t&uuml;rl&uuml; hatası &ouml;nceden bağışlandığı halde d&acirc;im&acirc; istiğf&acirc;r ve tevbe halinde yaşadığı m&uuml;şahede edilir.&nbsp;<em>&ldquo;Ş&uuml;phesiz kalbimi (bazan) bir (ince) perde kaplar da, Rabbimden g&uuml;nde y&uuml;z kere mağfiret dilerim.&rdquo;</em>&nbsp;(M&uuml;slim, Zikir) buyurmaları bu c&uuml;mledendir.</p> <p>Ras&ucirc;l-i Kibriy&acirc;&rsquo;nın hayatında farklı istiğfar if&acirc;deleri olmakla beraber, bir istiğf&acirc;rlarını, b&uuml;t&uuml;n istiğfarların seyyidi/başı olarak ifade etmişler ve &uuml;mmetini bu istiğfara devama teşvik etmişlerdir.</p> <p>Şedd&acirc;d bin Evs Hazretleri&rsquo;nden riv&acirc;yet edildiğine g&ouml;re Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- ş&ouml;yle buyurmuştur:</p> <p><em>&ldquo;İstiğf&acirc;rın efendisi ve en &uuml;st&uuml;n&uuml; ş&ouml;yle demendir:</em></p> <p><strong><em>&laquo;Allah&rsquo;ım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ibadete l&acirc;yık hi&ccedil;bir il&acirc;h yoktur. Beni Sen yarattın. Ben Senin kulunum. Ezelde Sana verdiğim s&ouml;z&uuml;mde ve vaadimde h&acirc;l&acirc; g&uuml;c&uuml;m yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana l&ucirc;tfettiğin n&icirc;metleri y&uuml;ce huz&ucirc;runda minnetle anar, g&uuml;nahımı &icirc;tir&acirc;f ederim. Beni affet, ş&uuml;phe yok ki g&uuml;nahları Senden başka affedecek kimse yoktur.&raquo;&rdquo;</em></strong></p> <p>Ras&ucirc;lullah -sallallahu aleyhi ve sellem- s&ouml;zlerine ş&ouml;yle devam etmişlerdir:</p> <p><em>&ldquo;Her kim, bu Seyyid&uuml;&rsquo;l-İstiğf&acirc;rı sev&acirc;bına ve faz&icirc;letine b&uuml;t&uuml;n kalbiyle inanarak g&uuml;nd&uuml;z okur da o g&uuml;n akşam olmadan &ouml;l&uuml;rse, o cennet ehlindendir. Yine her kim, sev&acirc;bına ve faziletine g&ouml;n&uuml;lden inanarak gece okur da sabah olmadan &ouml;l&uuml;rse, o kişi de cennet ehlindendir.&rdquo;</em>&nbsp;(Buh&acirc;r&icirc;, Deav&acirc;t, 2, 16. Ayrıca bkz. Eb&ucirc; D&acirc;v&ucirc;d, Edeb, 100-101; Nes&acirc;&icirc;, İsti&acirc;ze, 57/5519; Tirmiz&icirc;, Deav&acirc;t, 15/3393)</p> <p>Seyr u s&uuml;l&ucirc;k erbabının, g&uuml;nl&uuml;k evr&acirc;dının en &ouml;nemli b&ouml;l&uuml;m&uuml; olan bu seyyid&uuml;&rsquo;l-istiğf&acirc;rın &ouml;zellikle seherlerde b&uuml;t&uuml;n incelikleri hissedilerek, idr&acirc;k edilerek telaffuz edilmesi, şuurlu &icirc;f&acirc;sı m&acirc;nev&icirc; terakk&icirc; i&ccedil;in &ccedil;ok &ouml;nemlidir.</p> <p><strong>Seyyid&uuml;&rsquo;l-İstiğf&acirc;rı hissederek, idrak ederek &icirc;f&acirc; eden bir m&uuml;&rsquo;min;</strong></p> <ol> <li>Rabbinin ul&ucirc;hiyyet ve rub&ucirc;biyyetini,</li> <li>Kendisinin O Rabbe muhta&ccedil; bir kul olduğunu,</li> <li>Ruhlar &acirc;leminde &ldquo;Sen bizim Rabbimizsin il&acirc;h&icirc;&rdquo; diye vermiş olduğu ahd &uuml; peym&acirc;nı unutmadığını,</li> <li>Vermiş olduğu bu s&ouml;ze g&uuml;c&uuml; yettiğince s&acirc;dık kalacağını,</li> <li>&Uuml;zerindeki b&uuml;t&uuml;n nimetlerin lutfedildiğini,</li> <li>Bunca nimete karşılık, hata ve g&uuml;nahtan kendisini koruyamayıp g&uuml;nahını itiraf ettiğini,</li> <li>Bu g&uuml;nahlardan dolayı afvedilmeye muhta&ccedil; olduğunu ve</li> <li>Rabbinden başka g&uuml;nahları afvedecek bir melce (sığınak) bulunmadığını, Nebev&icirc; bir if&acirc;de ile beyan etmiş olur.</li> </ol> <p>B&ouml;yle bir istiğfarın; dil ile ifası sırasında kalbin de yaptıklarının pişmanlığı ve bir daha işlememe azmi ile hazır bulunması kulu arzu ettiği mağfirete n&acirc;il edecektir.</p> <p>Ramazan&rsquo;da g&uuml;ne hazırlık i&ccedil;in sahurlara kalkarız. Bedenlerimiz sahurlarda, ruhlarımız ise seherlerde gıdalanırsa ruh ve beden ahengi sağlanmış olacaktır. Rabbimiz, rahmet, mağfiret ve sonu cehennemden &acirc;zadlık olan bu m&uuml;b&acirc;rek ayda, Rezzak, Tevv&acirc;b, Gafur ve Gaffar esmasının tecellilerine mazhar eylesin. &Acirc;min.</p>