<p>Sevr Mağarasına kadar geldi. M&uuml;şrikler, Medine&rsquo;ye daha &ouml;nce hicret eden m&uuml;sl&uuml;manların başında y&ouml;netimi eline alır korkusuyla Rasulullah&rsquo;ı (sallallahu aleyhi ve sellem) &ouml;ld&uuml;rme kararı almışlardı. M&uuml;şriklerin zul&uuml;mlerinden hicret i&ccedil;in yola &ccedil;ıkan Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ve dostu Hz. Ebubekir bu mağarada saklanıyordu. S&uuml;raka&rsquo;nın geldiğini fark eden Hz. Ebubekir Efendimiz korkudan titremeye başladı. &ldquo;Korkma, Allah bizimledir&rdquo; diye dostunu teselli eden Hz. Peygamber, &ldquo;Allahım, onun şerrinden bizi koru!&rdquo; dua etti. Atı t&ouml;kezleyen S&uuml;raka, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)&rsquo;in Allah tarafından korunduğunu anladı. Diğer m&uuml;şrikler de oraya geldiklerinde mağaranın girişinde &ouml;r&uuml;mcek ağının olduğunu ve iki &ccedil;ift kumrunun yumurtladığını g&ouml;rd&uuml;ler. O mağarada olmalarına ihtimal vermeyen m&uuml;şrikler oradan uzaklaştılar. Y&uuml;ce Kitabımız Kuran-ı Kerim&rsquo;de bu olay &ldquo;&hellip;Hani k&acirc;firler onu iki kişiden biri olarak &ccedil;ıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına, &lsquo;&Uuml;z&uuml;lme, Allah bizimle beraberdir&rsquo; diyordu. Bunun &uuml;zerine Allah ona -s&uuml;k&ucirc;net sağlayan- emniyetini indirdi, onu sizin g&ouml;rmediğiniz bir ordu ile destekledi ve k&acirc;fir olanların s&ouml;z&uuml;n&uuml; al&ccedil;alttı; Allah&rsquo;ın s&ouml;z&uuml; ise zaten y&uuml;cedir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Allah &uuml;st&uuml;nd&uuml;r, hikmet sahibidir&rdquo; (et-Tevbe 9/40) ayetiyle anlatılır.</p> <p>Allah, kendisine teslim olan Resul&uuml;n&uuml; asla yarı yolda koymamıştı. Tıpkı kardeşleri tarafından &ccedil;ok sevdiği Yusuf&rsquo;unun kuyuya atılmasından sonra onun geri geleceğinden &uuml;midini asla yitirmeyen Hz. Yakup gibi. &ldquo;Evlatlarım! Haydi gidin! Y&ucirc;suf ve kardeşini arayıp bulmaya &ccedil;alışın. Sakın Allah&rsquo;ın rahmetinden &uuml;mit kesmeyin. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; k&acirc;firlerden başkası Allah&rsquo;ın rahmetinden &uuml;mit kesmez&rdquo; (Yusuf Suresi 87. ayet) diyerek evlatlarını Mısır&rsquo;a yollamıştı.</p> <p>Hakiki manada Allah&rsquo;a teslim olan, ondan asla &uuml;midini yitirmeyen hangi kul yarı yolda kalmıştı? Hen&uuml;z TV&rsquo;nin olmadığı zamanlarda Fatih&rsquo;te, bir Ramazan ayında &Uuml;sk&uuml;dar&rsquo;a b&uuml;y&uuml;k bir &acirc;lim geldiğini ve &ccedil;ok tesirli vaaz verdiği duyan &ccedil;ok fakir bir yaşlı &ccedil;ift de gidip bu hocanın vaazını dinlemek istemişlerdi. Ancak ne yazık ki k&ouml;pr&uuml; olmadığı i&ccedil;in kayıkla karşıya ge&ccedil;me durumunda kayık&ccedil;ıya verecek yeterli paraları olmadığını fark etmişlerdir. Yaşlı amcanın aklına 3 g&uuml;n boyunca sahurda ve iftarda aynı yemeği yiyip kayık i&ccedil;in para ayırma fikri gelmiş ve 3 g&uuml;n sonunda ellerinde 2 ak&ccedil;e kalmıştı. Bu parayla karşı yakaya ge&ccedil;ip bahsedilen camiyi ve hocayı bulmuşlardı. Besmeleyi anlatan Hoca &ldquo;Bir insan inanarak Besmele &ccedil;ekse Allah ona her şeyi kolay eder, dağları d&uuml;z eder, hatta su &uuml;st&uuml;nde bile y&uuml;r&uuml;t&uuml;r.&rdquo; diye coşkulu bir şekilde vaaz veriyordu. Bunu duyan yaşlı kadın ve adam &ccedil;ok sevinmişlerdi. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; d&ouml;n&uuml;ş i&ccedil;in ellerinde sadece 1 ak&ccedil;e kalmıştı. Sohbet sonrası evine doğru yola &ccedil;ıkan kadınla adam denizin kenarına gelmişler, inanarak Besmele &ccedil;ekip suyun &uuml;zerinde y&uuml;r&uuml;yerek evlerine ulaşmışlardı. Duruma h&acirc;l&acirc; &ccedil;ok sevinen kadın, Allah&rsquo;a ş&uuml;krederek ellerinde kalan son parayla helva yapıp hocaya teşekk&uuml;r mahiyetinde eve davet etmeyi ve helva ikram etmeyi teklif etmişti eşine. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; o olmasaydı besmelenin bu hikmetini &ouml;ğrenemeyeceklerdi. Adam kabul etmiş ve hocayı &ccedil;ağırmak i&ccedil;in tekrar besmele &ccedil;ekerek denizin &uuml;zerinden &Uuml;sk&uuml;dar&rsquo;a ulaşmışlardı. Hocanın yanına giderek durumu anlatıp evlerine davet etmişler. Hoca onların su &uuml;st&uuml;nde y&uuml;r&uuml;y&uuml;p buraya geldiklerine inanamamıştı. Peki bakalım o nasıl oluyormuş, diye yaşlı &ccedil;iftin peşinden gitmiş. Deniz kenarına geldiklerinde kadınla adam Besmele &ccedil;ekip y&uuml;r&uuml;meye başlamışlar. Hoca arkada kalmış. Hadi gelsene, dediklerinde hoca, &ldquo;Varın gidin cennet kokulu evinize. Bende Besmelenin ilmi var, ama sizdeki gibi bir teslimiyet yok.&rdquo; diye cevap vermiş.</p> <p>Allah&rsquo;a tam olarak teslim olsak belki de her şey ne kadar da kolay olacak. Resulullah Efendimiz (sallallah&uuml; aleyhi ve sellem) &ldquo;Eğer siz Allah&rsquo;a hakkı ile tevekk&uuml;l etseydiniz, sabah a&ccedil; gidip tok d&ouml;nen kuşlar gibi rızıklandırılırdınız.&rdquo; buyuruyor.</p> <p>Son 2 senedir &uuml;lkemiz zor imtihanlardan ge&ccedil;iyor. Bulaşıcı hastalıklar, depremler, yangınlar, seller, ırk&ccedil;ı bazı hadiseler. Hayatını, evini kaybeden insanlar. Kısacası maddi ve manevi imtihanlar. T&uuml;m bunların yanında kriz anlarında insanların sinir u&ccedil;larını kaşıyan, onları patlamaya hazır hale getiren bir takım insanlar.&nbsp; Biz mi k&ouml;t&uuml; bir zamana geldik, yoksa y&uuml;zyılllardan beri b&ouml;yle miydi? Nedir t&uuml;m bu felaketlerin manası? Acaba &ccedil;ok g&uuml;nahkar olduğumuz i&ccedil;in Cenab-ı Hak bize ceza mı veriyor?</p> <p>D&uuml;nya imtihan ve meşakkat yurdudur. Eğer musibet k&ouml;t&uuml; olsaydı en başta Allah&rsquo;ın peygamberleri sıkıntılarla, zorluklarla karşılaşmazlardı. Bizim yapmamız&nbsp; gereken ise kulluğumuzun bilincinde olup bol ibadet, dua ve tevekk&uuml;l etmek. Gayemiz İslam davası uğruna gayret g&ouml;sterip Allah&rsquo;ın emirleri doğrultusunda bir hayat s&uuml;rmek olmalı. Bizler seferden sorumluyuz, zaferden değil. Zaferi takdir edecek olan Allahu Teala&rsquo;dır.</p> <p>Hakiki manada iman edip Allah&rsquo;a tevekk&uuml;l ettiğimiz zaman, t&uuml;m bu imtihanların elbette son bulacağını, &ldquo;Her zorlukla beraber elbette bir kolaylık vardır. (İnşirah s&uuml;resi)&rdquo; ayetiyle de g&ouml;rm&uuml;ş ve anlamış olacağız. &ldquo;Ey iman edenler, iman edin&rdquo; (Nisa Suresi) ayeti ile &ccedil;arenin, zaten zulm&uuml;n kaynağı olan Batıdan yardım istemekle değil, imanlarımızı tazeleyerek tertemiz bir iman ve tevekk&uuml;l ile m&uuml;mk&uuml;n olacağının idrakinde ve şuurunda olacağız.</p> <p>Rabbimiz bizleri tevekk&uuml;l edip takdiri O&rsquo;na bırakmayı, hi&ccedil;bir zaman &uuml;mitsizliğe yer vermeden, &ldquo;Sana kesinlikle olacak bir şeyi m&uuml;jdeliyoruz. Sakın &uuml;mitsizliğe d&uuml;şenlerden olma!&rdquo; dediler.&rdquo; (Hicr S&uuml;resi 55. ayetini kendimize d&uuml;stur edinmeyi c&uuml;mlemize nasip eylesin.</p> <p>Selam, dua ve teslimiyet ile..</p>