SİGARA KOKUSUNU DA PEYGAMBERİMİZ (SAV), KABUL ETMEZ.

 

İmâm-ı Birgivî Hz.lerinin Tarîkat-ı Muhammediye isimli kitâbını, El Berika ismiyle şerh eden, Hadimi hazretleri Risale i Duhan (Duman risalesi) isimli bir risale yazar.

 

O dönem Konya müftüsü ve bazı vaizlerde bu sigara illetine müptela olmuştur. Hadimi hazretlerinin aleyhinde konuşmaya başlarlar ve bir gün davet edip kendilerine sigaranın haram olmadığını ispata davet etmeye karar verirler. Hadimi hazretleri söylenen günde değil de bir gün sonra gelebileceğini bildirir.

 

O gün müftü efendi ve vaizler bir rüya görürler. Rüya larında büyük bir meydanda bir kürsi ve üzerinde sevgili Peygamberimiz (sav). İnsanlar peygamberimizin huzuruna çıkmak isterler ancak görevliler insanların ağızlarını kokladıktan sonra huzura kabul ederler, ağızları korkanları huzura almazlar. Bizim sigara müptelası müftü ve vaizlerde manzarayı bir köşede seyrederler. Bir ara sevgili Peygamberimiz (sav), kalkarak orada bulunan Hadimi hazretlerinin huzuruna getirilmesini emrederler. Hadimi hazretleri huzura geldiğinde peygamber efendimiz yazdığı duhan (tütün) risalesindenden dolayı memnuniyetlerini ifade buyururlar. Ertesi günü sözleşilen yere gelen müftü ve vaizler karşılarında Hadimi hazretlerini görünce özür diler ve helallik isterler, ancak Hadimi hazretleri bir şartla hakkımı helal ederim .

 

Yazdığım bu tütün risalesini Konya‘nın bütün köylerine varıncaya kadar herkese dağıtırsanız o zaman hakkımı helal ederim buyururlar. * Şeyhülislâm Ebu’s-Suûd Efendi, Amerika kıtasının keşfinden sonra keşfolunup bütün dünyayı saran tütün iptilâsı üzerine şu sözleri söylemiş:

 

Bir acayip bid’at gelmiş cihana,

Aman ha değmesin ehl-i îmana!

Duhân diye isim vermişler ona,

Tütsü verir çıksın diye îmana!

Bazı imamlar nûş edip içerler,

İçip de mihraba niçin geçerler?

Melekler istikrâh edip kaçarlar,

Şikâyet ederler varıp Rahmân’a.

Enbiyâdan hiçbir kimse içmedi,

İçin diye tembih dahî etmedi,

Seleften hiç kimse alıp-satmadı,

Ticareti haramdır bezirgâna…

 

Kötülüğü, sıhhate zararı henüz yeterince bilinmeyip, hükmü verilmediğinden sigaraya alışmış hem de çok sigara içen bir zat olan Şeyh Altıparmak’ın eline bu manzume ulaşınca, manzumenin yazılı olduğu kâğıdı çevirmiş o da şunu yazmış:

 

Ey tütüne haramdır diyen ahmak,

Niçin haram olsun bir yeşil yaprak?

Tütünü yetiştirmedi mi bu mukaddes toprak?

Haram olsaydı içer miydi Şeyh Altıparmak!

Ve bunu özel bir postayla göndermiş.

 

 

O gece Şeyh Altıparmak bir rüya görmüş: Rüyasında kıyamet kopmuş, hesaplar görülmüş, Şeyh Altıparmak da cennete girmeye hak kazananlar arasında cennete girmiş. Kendisine yerini göstermişler, mükemmel ikramlar, serirler, koltuklar hazır… Geçmiş oturmuş.

 

Tiryakilerin canı iki yerde çok sigara istermiş. Biri; çok sıkıntılı anlarda… Diğeri; çok huzurlu anlarda… Altıparmak’ın da cennete varıp oturunca canı sigara istemiş. Hemen cebinden tabakasını çıkarmış, sigarayı sarmış, ağzına götürmüş, fakat yakmak için ateş yok. Etraftaki sormuş:

 

– Bunu yakacağım, ateş yok mu?

– Yâ Şeyh! Biliyorsun burası cennet, cennette ateş olmaz. Bunu tutuşturmak istiyorsan, bir yol cehenneme gidiver!

 

O an sigara içme arzusu öyle bastırmış ki, Şeyh Altıparmak elinde sigarası cennetten çıkmış ve cehennemde sigarayı yakıp tekrar cennetin kapısına yönelmiş. Yine o çok özlediği dumanlar içerisinde cennetin kapısına varmış, bakmış ki, kapı kapanmış. Kapıyı vurmuş. İçeriden seslenmişler:

 

– Kim o?

– Ben Şeyh Altıparmak! Ben cennetlikler arasındayım! Açın kapıyı!

– Ne istiyorsun?

– Yerime geçmek istiyorum.

– Yâ Şeyh eğer cennete girmek istiyorsan, at ağzındaki ateşi, çünkü cennet ateş yeri değildir!

Şeyh Altıparmak bu cevabın sıkıntısı ile kan-ter içerisinde uykusundan uyanmış, hemen abdest almış. Yetmiş defa tövbe secdesine kapanıp,

“Tövbe yâ Rabbi, tövbe yâ Rabbi!”diye istiğfar etmiş, ondan sonra da;

 

 

“Hâlda hâldaşım, sinde sindaşım, tarikatta yoldaşım, dünya ve âhirette kardaşım Ebu’s-Suûd Efendi’ye”diye başlayan bir mektup yazmış!

Mektubunda; “Size gönderdiğim berbat-nâmeden dolayı sizden özür diliyor, affınızı istirham ediyorum.” diye bu büyük âlimden bağışlanmasını dilemiş.

 

 

Bu hâdiseden sonra Şeyh Altıparmak bir daha sigara içmediği gibi müritlerini de sigaradan men etmiş.